13 Temmuz 2011 Çarşamba

DÜŞÜN Kİ ÇOCUKSUN



Düşün ki çocuksun. 
Şu an çocuksun... 
Ne işte olurdun ne de eğitim diye okulu düşünürdün. Ne yapıyor olurdun? Uyanmıştın belki, Tv'de en sevdiğin çizgi filmi izlemek için. Bir tavşan, ördek yahut bir süper kahramana kocaman gözlerle hayran hayran bakıyordun. 
Kahvaltı ettirilmeye çalışıyor olabilirsin. Annen bal yararlı, o yumurta bitecek diye ağzına sürekli bir şey tıkıştırıyor. Şanslıysan annen çalışmak zorunda değil yanındadır. İşinde gücünde ise anne, baba sen bir nine ya da dedenin ılıman ikliminde de olabilirsin. Anne baba sıcak bir boy büyük yakınlar ise ılıman iklimdir. 

Sana bugün neler yapacağınla alakalı vaatlerde bulunuyorlar. Biz bugün pazara gideceğiz birlikte, pazardan elma alacağız, erik alacağız, patlıcan domates alacağız birlikte... Sen bu etkinliğe ne kadar sevinsen az, düşünsene pazara gidip patlıcan alacaksın ninenle senden daha mutlu çocuk var mı ki şimdi yeryüzünde. Hele o domates çocuk mutluluğunun kırmızısı. 

Sonra biz bugün komşu Müşerref teyzelere gideceğiz... Aman da aman... Komşu Müşerref teyzeni çok mu seviyorsun sen? 
- Hayır. (söylenemez replik)
Balkondan bakarsın, çiçekleri koklarsın... Hadi ye yumurtanı.
- Bizde de balkon var, çiçek desen ben romantik miyim? Çiçeği koklayıp ne yapayım? Bu durumun yumurtayla ne ilgisi var. (söylenemez replik) 
... Düşün ki istemediğin bişileri yiyeceksin ve ödül olarak yine istemediklerinle mükafatlandırılacaksın. E bizim tavşan kardeşe ne oldu? Emekli mi oldu? Ördek askerde, süper kahraman da gözaltında her halde!

Bakın size bir sır vereyim ben çocuğum ve istediğimi yapmak için görevlendirildim. Evet cam çerçeve indirmemeliyim ya da arkadaşımın gözünü oymamalıyım bunlar için uyarılar alıyorum zaten. Ama en azından Müşerref teyzenin balkonundan baktığımda aşağıda gördüğüm tozun toprağın içinde olmalıyım. Yok sandığınız gibi Müşerref teyzeyle kişisel bir problemim yok. Ama arkadaş aramda 62 yaş fark olan bir insanla da kuşak çatışması yaşıyorum ister istemez. 

Ağza tıkılan lokmalar, özgür çocuk eğlencesine balkonun demir parmaklıklarından bakma mahkumiyeti, zorlanan komşu anne memnuniyeti... 

Bakın size bir sır vereyim ben çocuğum ve istediğimi yapmak için görevlendirildim. Görevimi yerine getirip sonra aranıza karışacağım. Şimdi fark edemiyorsanız beni biraz daha ebatsal büyüklükle sıradanlaşıp zaten sizin gibi yok olacağım kalabalıkta o zaman hiç fark edilemem. 

Arkadaş yaş dört buçuk kafamı yorduğum şeylere bak. ''Kalabalıklardaki yalnızlık'' bu mudur yani? Yazar, şair zırvası... Psikolojiden anlarım ben aslında hepimiz yalnızız... Peh...
Düşün ki çocuksun dedik. Çocuk yahu. Bildiğin çocuk hani şu sümüklü olanlardan. Onu bile unuttunuz değil mi?



Serhat CAN / 23.06.2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder