4 Nisan 2013 Perşembe

Ütopik Travmalı, Çikolatalı Resim Defteri




Bozuk paralarla Dünya’yı gezmek gibi bir şey mümkün olsa… Pasaport yenilemeyi yerde bulduğun bir paltodan kopmuş kahverengi düğmeyle yapabilsem. Gazoz kapaklarını düzleştirip onlarla istediğim trene binebilsem. Yolda gördüğüm her hangi bir teyzenin yaptığı ekmekten yiyebilsem.
Hep güzel koksam, güzel konuşsam, herkesle tanışsam ve bakınca gözlerimden anlasalar onları sevdiğimi.
Yeni kıyafetlerimi istediğim mağazadan bir dans gösterisi karşılığında alabilsem.
Hiç bilmediğim bir şarkı öğretebilir mi bana şu sokak şarkıcısı?
Dilini bilmediğim önemli adamların önemli toplantılarına şort ve terliklerim katılsam, bir konuşma yapsam ve sonra hep birlikte çıkıp bira içsek.
Yolda karşılaştığım bir adamın çocukluğunda yazdığı hikâyeyi daha önceden bilip ona anlatabilsem ve o da bana şiirlerimden birini okumaya başlasa.
Su üzerinde uçabilsem, gökyüzünde balık tutsam, resim defterimin ilk yaprağına uzun bir hikâye yazsam, dil bilgisi defterime şarkı notaları, müzik defterime matematik problemleri çözsem.
Hayat bilgisi kitabımın arka kapağına mutlu bir serserinin gülümseyen yüzünü çizsem de hayata ait umutlarımı anlasa öğretmenim.
Konuştuklarımın yanında sustuklarımı da anlasa şu kız.
Çok ciddi bir ofisin duvarlarına elma şekerimin kırmızısı ile kalp resmi çizsem.
Su gibi dökülsem şiirler yazan şu kâğıdın üzerine ve sonra güneşte kurusam.

Bütün bir şehrin nüfusunun aynı anda dans etmesi değil de, aynı anda işe gidiyor olmaları ütopik olsa.

Dondurmam çikolatalı, resim defterim hayaller yazılı olsa.

Çikolatalı gerçeklerinizi yerim sizin. Vanilyalı hayallerimle güzel bir karışım oluyorlar. Hayat bilgisi defterine rutinlerinizi çizerim sizin.
Ütopik bir travma yaşar, rutinlerinize sıçarım sizin. 


04.04.2013 – Serhat CAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder