Salıncakta sallanırken burnuna taze kekik kokusu
gelen koca adam,
ilerdeki çöp kutusunda bir lokma mama arayan annesiz
kedi yavrusu
ve gözlerimizin içine bakmayan çocuklar,
bakamadıkları gibi ağlayamıyorlar bile.
Kadınlar ağlamaz. Şikayet ederler bazen ama umut
etmek de onların işidir.
Islak kumlarda bir küçük çukur.
Bilen biliyordu zaten ve iki üç kişiydi onlar.
Dünyanın uzun yıllarında sonsuz zamanların akşamüstünde
ölmüştü insanlık denen babamız.
Ağırlığı biraz artmış, hem kan dolaşmıyor artık hem
de ıslanmış kırmızı gömleği.
Ayakkabıları da pek güzel ama su almış içine.
Soğuk, çok soğuk bir masal çocuk betimlemesi bu.
Koca adam gibi kekik kokusunu bilemeden,
Deniz kenarına nefessiz değil, capcanlı uzanamadan,
büyümek, umut etmek telaşı yaşamadan,
ne dil, ne göz, ne yürek, çelik olamadı.
Üç gün ağladı insanlık suyu içmemiş insan.
Haber verdik: ölmüş.
Serhat CAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder