Ancak merdivenle inilir kimi
adamların çocukluğuna. Bodruma kilitlemiştir içindeki çocuğu. (Adam: Yetişkin insan anlamında
kullanılmıştır. Cinsiyet belirtmez!) İçinde yaşayıp bir yere saklamadığın
çocukluğun aslında hep seninledir ve senin gölgendir aslında. Red-Kit Çizgi
filminin jeneriğinde kahramanın gölgesini vurmasına bu yüzden hep üzülmüşümdür.
Çocuk izleyecek bunu neden gölgesini vurduruyorsun adama? Tam anlamıyla iyi bir
Red-Kit hayranı olacaktım ki daha çizgi filmin ilk başında soğudum hikâyeden.
Çocuk nedir? İnsan yavrusu.
İnsan yavrusunun temel
özellikleri var mıdır? İnsandır işte en temeli bu. Psikolojik ve fiziksel bir
takım sağlık sorunlarının yaşamadığını var sayarsak, 4 yıllık olunca insan
yavruları, insana benzer hale geliyorlar. Onun öncesinde birçok hayvan
yavrusundan bile daha acizdirler. Doğumundan itibaren yürüyemez bile. 4 yaşına
gelince kendini ifade etmeler, sağlıklı adımlar ve anlaşılanları yorumlamalar
başlar. Benim çocukluk tanımım biraz bu süreçten sonra başlıyor. Bir pedagog
olduğumu hiç söylemedim. ‘Çocuğun, çocuk olduğunu nasıl anlarsın?’ diye
sorsalar; hayallerinden derim.
Gökyüzüne bakıp beyaz, pamuk gibi
görünen bulutları en son ne zaman başka nesnelere benzetmeye çalıştınız?
Bir il merkezindeydi evimiz. Dört
kişilik ailemin büyük çocuğuyum. İlimizin küçük bir kasabasında, bir köyde
anneannemlerin evi var. Her bayram ve fırsat bulunan her tatilde gidilen bir
aile toplanma yeri. Teyze ve dayı çocuklarıyla bir araya gelip büyükleri
topluca delirtme yeri. Topraktan yapılmış ayrı ayrı kapıları olan 3 odalı bir
ev anneannemin kaldığı. Aynı büyük bahçenin içinde Almanya’daki teyzemin yaptırdığı
büyük betonarme müstakil ev de var. Asfalt yolun kenarında çalılardan çitlerle
belirleniyor evin bahçe sınırları. Tulumba var ve tabi ki taş fırın. İki farklı
yapının ortasındaki boşluk yeşil bir bahçe herhangi bir şey ekili değil. Anneannemin
3 göz toprak evinin arkasında bir tane daha oda var, orası dam. Koyunlar için. Uzun
bir tarlası da var, annemin ve kardeşlerinin mahsulleriyle büyütüldüğü. Kavun,
karpuz, biber, domates, nohut ve tütün yetiştirildiğine ben de şahit olmuştum o
yaşlarda.
İşte bu tarlada yetişen ürünlerin
şeklinden tutun da, toprak evin duvarındaki yapılırken farkında olmadan
oluşturulan şekillere kadar, her gördüğüm görüntüye kendimce başka bir anlam
yüklerdim. Topraktaki şu çıkıntı bir köpeğin başına, şu çukur mavi bir havuza
ve oradaki şekil ise sanki şapkalı yaramaz bir çocuğa benziyor.
O yaramaz çocuk, çok yaramaz, söz
dinlemez bir hayta. Öyle fena ki bu çocuk; babası şeker bile almıyor. Babası
onu panayıra götürüp dönme dolaba da bindirmiyor. Annesiyle beraber tarladaki
ağaçlardan elma toplayamıyor. Küçük teyzesi ona papatyadan nasıl taç yapılır
öğretmiyor. E tabi diyorum kendi kendime ben bunların hepsini yapabildiğime
göre ben yaramaz bir hayta değilim.
Hayal kurup; çamur yığınından var
ettiğin hayta bir çocukla kendini karşılaştırabiliyor ve uslu bir velet ilan
ediyorsan kendini kimselere sormadan, biraz deli olacağının garantisini verebilirsin
insanlara.
devam edecek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder